elais XXIII
son sağnak sonrası camdaki iz
yağmur lekesi…
düşlerim uçsuz bucaksız çölere savrulmuş
kana kana içtiğim acılarımın silinmiş ayak izi
avuçlarımın konuğu
dudaklarıma değmiş dudaklarının sıcağı
tenime işlemiş ben kesilmiş kokun
ve ben baştan ayağa sen kesilmişim
anlamıyor musun elais…
yüreğimdeki kor ateş
alev alev filizlenmiş uçurum çiçeği
dokunma yanarsın koklama yanmasın ciğerlerin…
asma yüzünü
ben hala sana sevdalı münzevi bir çığlığım gök kubbene asılı
mavilerini yitirmiş göğümün umutsuz heveslerimin
haraç mezat satıldığı pazarda satılan bendim ben elais…
gölgem çamurlara bulanmış güneş çekilmiş
aldırma göksuda şafakla can çekişen yakamozlara bulaşmış
deli sevinçlerle yıkarım onların izi kalmaz
hadi sen yıldızları sök gecelerimden
ben ağlak sevinçlerimi toplar verandadan
koca çınar gölgesine selasız duasız gömerim sen aldırma elais…
geceleri senli rüyalardan uyanmak için seviyorum
neden hep hıçkırıklara boğuluyor yedi renkli gökkuşağım…
hep senli onlarca şiirle susuyorum
acıyla irkiliyorum…
acımı hissede biliyor musun
kumsaldaki dalgalara boğulan ayak izlerimiz kadar
biricik baharımı
kurban edip acımasız hazanlara
kendi uçurumundan düşüyorum gayya çukuruna yanıyorum
gelip neden sende yanmıyorsun görmüyor musun
yandığımı elais…
Hasan ODABAŞI