MALAZGİRT ZAFERİ

Bin yetmiş bir yılı Ağustos ayı,
Orduyla birlikte kılıp cumayı.
Elinde kılıcı, mızrağı, yayı,
Alparslan sıçrayıp bindi atına,
Malazgirt önünde koptu fırtına.

Dedi; yiğitlerim, alplarım benim!
Ordunun önünde ben ilk gidenim.
Ölürsem şehidim, işte kefenim,
Beyaz bir elbise aldı sırtına,
Malazgirt önünde koptu fırtına.

Ordular arası sayı uçurum,
Kırk beş bin bahadır, iki yüz bin Rum.
Hakkın yardımıyla değişti durum.
Bir hançer saplandı Rum’un sırtına,
Malazgirt önünde koptu fırtına.

Rahve ovasına kuruldu ordu,
Bir hilal misali düşmanı sardı,
Koca ova artık Bizans’a dardı.
Kaçarken bakmadı dönüp ardına,
Malazgirt önünde koptu fırtına.

Ok gibi hedefe vardı yiğitler,
Düşmanı dört yandan sardı yiğitler,
Düşman saflarını yardı yiğitler.
Şehitler yüceldi cennet katına,
Malazgirt önünde koptu fırtına.

Zafer geldi daha gün kararmadan,
Diyojen kaçarken, şehre varmadan,
Orduyu toplayıp yara sarmadan.
Köz düştü Bizans’ın tarih kartına,
Malazgirt önünde koptu fırtına.

Tekbir sesleriyle inledi gök, yer,
Yardıma yetişti gökten melekler.
Tarihi yazarken kırk beş bin asker;
“Selam sana” dedi yeni yurduna,
Malazgirt önünde koptu fırtına.

Anadolu yurdu ulvi amaçtı,
Anadolu şimdi bağrını açtı.
Anadolu artık başlara taçtı.
Şimdi kızıl elma batıda Tuna,
Malazgirt önünde koptu fırtına.

Malazgirt / 2009

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.